Waters of Life

Biblical Studies in Multiple Languages

Search in "Turkish":
Home -- Turkish -- The Ten Commandments -- 07 Fifth Commandment: Honor Your Father and Your Mother
This page in: -- Afrikaans -- Arabic -- Armenian -- Azeri -- Baoule -- Bengali -- Bulgarian -- Cebuano -- Chinese -- English -- Farsi -- Finnish? -- French -- German -- Gujarati -- Hebrew -- Hindi -- Hungarian? -- Indonesian -- Kiswahili -- Malayalam? -- Norwegian -- Polish -- Russian -- Serbian -- Spanish -- Tamil -- TURKISH -- Twi -- Ukrainian? -- Urdu? -- Uzbek -- Yiddish -- Yoruba

Previous Lesson -- Next Lesson

TOPIC 6: ON EMİR’İN BAŞLANGICI - Allah kendisini açıklıyor

07 -- BEŞİNCİ EMİR: BABANA VE ANANA HÜRMET ET



ÇıKıŞ 20:12
Allah’ın Rabb’in Sana Vereceği Toprakta Ömrünün Uzun Olması İçin Anana Babana Saygı Göster.


07.1 - Ailedeki Lütuf Bağışı

Aile, cennetten arta kalan parçadır. Kendi yüceliğini yansıtmaları, çoğalıp yeryüzünü doldurmaları için Allah, erkek ve dişiyi yarattı. Aile, insan yaşamının ana gözdesi, tüm kültürlerin temelidir; koruma, güven ve birlik duygusu aşılar, tüm yıkıcı ideolojilerden daha güçlü olduğunu her an ispatlar.

Hemen hemen her din ve sapık olmayan her dünya görüşü, ana babaya saygı gösterilmesi gereğinde birleşir. Çocukların ana babalarını sevmeleri, onlara saygı göstermeleri olağandır. Bu nedenle, tanrıtanımaz bir toplum düzeniyle, ana babanın çocuklar üzerindeki yetkisini kaldırmak isteyen komünist ideoloji doğaya ve Yaratan’a aykırıdır. Allah bu buyrukla aileyi himayesine alıyor. Aile varlığının sırrı için O’na şükretmeliyiz.

Beşinci Emir’le Allah, erkek ve aile reisi olarak yalnızca babaya değil, anneye de saygı gösterilmesini buyuruyor. Kadın da erkek gibi, yaşamında Allah’ın görünümünü yansıtmakla yükümlü olup erkeğiyle birlikte ailenin sorumluluğunu taşır. Ana babanın aynı saygı ve hürmeti görmeleri zorunluluğu, Eski ve Yeni Antlaşma’nın temel öğretilerinden biridir.

Aile kurma buyruğu, aslına bakılacak olursa, son derece doğaldır. Hayvanlar âleminde bile yavrular annelerini izler; kuşlarda erkek ve dişi, yumurtalardan yavruları çıkarır, birbirlerinin besin ihtiyacını karşılıklı görür, kendilerini doyurabilecek güce erişinceye dek yavrularını beslerler. Bir takım doğa bağları ve ilişkileri vardır ki, onları bozmak isteyen, cezasız kalmaz. Çocukları baştan çıkarmayı hedefleyen isyan çağrılarını, bugün her zamankinden daha yoğun duyuyoruz: “Ana babana kulak verip onların uysal bir kölesi olacağına, kendi kişisel görüşünü geliştir; daha şu yaşından itibaren ayak diretmesini öğren!” Böylesi çocukların gözleri karanlık, kederli; yüreklerindeki temel bir öğe tahrip edilmiş durumdadır.


07.2 - Ana Babanın Fedakârlığı

Gerçi çocuk ana babasının iradesi dışında dünyaya geliyor; ama Allah’ın yaratma eyleminde onlar da pay sahibidir. Kuşaktan kuşağa aktarılan soy özelliklerini döl yatağındaki çocuğa vermek gibi bir ayrıcalığa sahiptirler. Her doğum bir mucizedir. Yaratan’a bu nedenle şükretmemiz gerekir.

Annemiz dokuz ay, yaklaşık 275 gün, gece ve gündüz bizi bağrında taşıdı. Orada güvenlikteydik, beslendik; onun sevincine, kederine katıldık. Belki daha biz doğmadan o, bizim için dua etti. Dünyaya gelişimiz ona korkulu anlar yaşattı, bedensel acılar verdi.

Ana babamız bize yıllar boyu eşlik ederler. Parmaklarımızın büyüyüşü, organlarımızın serpilip gelişmesi, ruhsal hareketlenmeler onlar tarafından izlenir. Bunun için onlar belki Yaratan’a şükrederler. Eğer İsa Mesih’in egemenliği altında yaşıyorlarsa, ta baştan itibaren bizi Diri Allah’ın ellerine teslim ederler, O’nun emirlerini bize öğretir, yüreklerimizi Yaratan’a, İyi Çoban’a imana özendirirler. Böyle ana babalar, çocuklarını Allah’ın adında eğitir, bereketler ve sever. Gece gündüz demeden onların dertleriyle meşgul olur, yeterli besin ve giyeceğe sahip olmaları için didinirler. Hasta olduklarında, akılları başlarından gider, baş uçlarından ayrılmazlar. Çocukların yeniden sağlıklarına kavuşup acılardan kurtulmaları onlar için bayram sevincidir.


07.3 - Aile Sorunları

Ana babayla çocuklar arasında sıkı bir yaşam bağı vardır. Karşılıklı saygı ve güven onlar arasında bu nedenle doğaldır. Bununla birlikte cennette yaşamıyoruz. Allah ile kıyaslandığında, nasıl ana baba günahlıysa, çocuk da doğasında iyi değildir. Hem küçükler, hem de yetişkinler, Allah’ın affı ve karşılıklı bağışlamanın bereketinde yaşıyorlar. Bağışlama, hoşgörü ve sabır olmaksızın, ailede kalıcı bir huzur bulunamaz. Yanlışı, suçu itirafın gereğinde, özür dilemenin bilinmediği bir yerde boğucu bir ortam hâkimdir. Böylesi erdemlerle donanmış bir yaşam biçimini ana babalarından öğrenmiş çocuklara ne mutlu!

Ana babaların çocuklarını iman esası üzerine mi yetiştirmeleri gerekiyor, yoksa bir başka esasa göre mi? Bu sorun ailelerin takdirine bırakılmış değildir. Allah’ın Oğlu, “Çocukları bana getirin, onları kutsayayım” diyor. Ana babalar İsa’nın özünü, ilkelerini çocuklarına anlatmalı; O’nun emir ve vaatlerini iyice zihin ve yüreklerine yerleştirmelidirler. Ana ve baba, çocukların eğitiminde eşit bir sorumluluk taşımalarına karşın, kendi imanlarını onlara miras gibi aktaramayacaklarını, ya da onları buna zorlayamayacaklarını bilmelidirler. Bu konuda kararı çocuk tek başına vermelidir. Ama şu da unutulmamalıdır: İmanlı ana babanın bereketi, soyun bininci üyesine kadar ulaşır.

Çocuklarını şımartmamak, onları tembelliğe sevk etmemek, ama aynı zamanda, güçlerini aşan ödevlerle de bunaltmamak, ana babanın görevlerinden biridir. Doğal bir biçimde gelişmelerini tamamlayabilmek için çocuklar, çocukluklarını yaşayabilmelidirler. Eğitimin odak noktasını okul ya da meslek eğitimi değil, yürekte Allah korkusunu uyandırmak; yetişmekte olan nesli temizlik, doğruluk ve çalışkanlık erdemleriyle donatmak oluşturur. Ailelerin çocukları için zaman ayırmaları, onların da sorunlarını ana babalarıyla açıkça konuşabilmeleri zorunludur. En önemli ödev ise, “yeniden doğup” yaşamalarını İsa ile birlikte geçirmeleri için çocukları, günlük duaların başında zikretmektir.

Gelişim çağının ilk yıllarında çocukların dik başlı olması, ana babalarıyla sık sık tartışması doğaldır. Bu, olgunlaşma sürecinin belli bir basamağı olabilir, illa kötü bir ruhtan kaynaklanması gerekmez. Çocuklarını Üçlük’te bir olan Allah’a emanet eden aileler onlara, bu zor yıllarda -gereksiz yere sıkmadan- eşlik ederler; sabırlı ve sakindirler. İyi kitap, iyi arkadaş, imanlı bir çevre, bu yıllarda ahlâk üzerine uzun uzun vaazlardan çok daha faydalıdır. Bu kritik evrelerinde çocukları sıkmak, zorlamak, çoğu kez ters tepki doğurur, onların yüreklerine erişmeyi engeller.

Biz ana babalar, İsa’nın şu sözlerini hatırımızdan çıkarmamalıyız: “Kim bana iman eden bu küçüklerden birini günaha düşürürse, boynuna kocaman bir değirmen taşı asılıp denizin dibine atılması kendisi için daha hayırlı olur.” (Matta, 18:6) Uyarmaksızın, onların kötü yollara sapmalarına seyirci kalmak da “günaha düşürmek”tir. Bereketli bir eğitim, ancak, Rab korkusunun olduğu bir yerde gerçekleşebilir. Bilim ve tekniğin baş döndürücü bir hızla geliştiği günümüzde, çoğu ana baba, çocuklarının gözünde bilgisiz, cahildir. Özellikle onlardan biri, okuması yazması yoksa, “kültürlü” çocuklar gözünde alay konusu bile olabilir. Halbuki böylesi bir tutum aptalcadır. Okuyup yazabilmek bir insanın değerini göstermez; okul eğitimi bir insanı ne düzeltebilir, ne de kutsayabilir. Ana babanın çocuklar üzerindeki yetkisi, ne diplomalarına, ne de servetlerinin büyüklüğüne bağlıdır. Belirleyici olan, çocukları için ana babaların tanrısal arşın huzuruna çıkmalarıdır. Gerçek ana babaları etkileyip biçimlendiren, Allah’ın özü, O’nun Ruhu’dur. Gerçek ana baba sevgisinin temelini de, O’nun Baba’ya sevgisi oluşturur. Allah, ana babaları bağış, ümit ve sabra yöneltir; İsa’nın kurtarmalık ölümü onları çocukları için fedakârlıkta bulunmaya teşvik eder.


07.4 - Beşinci Emri Yerine Getirmek

Çocuklar ana babalarına, yeryüzünde kendileri için en önemli insanlar olan bu iki kişiyi severek saygı gösterebilirler. Güven, itaat, sırasında kendi arzularından vazgeçmek de buna dahildir. Küçük bir çocuk, ana babasına gerekli hürmeti göstermelidir. Ailenin odak noktasını çocuk değil, Allah oluşturur. Mutlu bir aile yaşamının sırrına İsa işarette bulundu: “Ben hizmet edilmek için değil, hizmet etmek, yaşamımı çokları uğruna kurtulmalık olmak üzere vermeye geldim.” Allah’ın Oğlu’nun bu temel tutumu, hem ailelere, hem de çocuklara birlikte sağlıklı bir yaşamın yolunu gösteriyor.

Evlenip kendi ailelerini kurmalarıyla çocukların görevi bitiyor mu? Asla! Ana baba, bedence zayıf düşüp kimi ihtiyaçlarını görmekten aciz kaldıkları yaşlarda, çocuklarının ilgi ve sevgisine gerek duyarlar. Onların, çocukluklarında kendilerine sunmuş oldukları sabır dolu ilgi ve hizmetin bir kısmını böylece “ödeyebilirler.” Ne yaşlılar yurdu, ne de yaşam sigortaları, ana babanın bir zamanlar çocuklarına sunmuş oldukları fedakârlıkları karşılayabilir.

Tanrısal Kurtarış’ı, emirlerin temeli olarak tanımlayan girişten sonra, Beşinci Emir, somut bir vaat taşıyan ilk emir olarak karşımıza çıkıyor. Ana babasıyla sevgi dolu bir ilişkiye sahip olan kişi, gerilimsiz uzun bir yaşam sürer, değişik biçimlerde Allah’ın bereketlerine tanık olur. Ana baba otoritesinin kırılmadığı, ailenin tümüyle Allah’ın huzurunda durduğu haklar, devamlılık ve gelişme vaadinin sahipleridir. Allah korkusu yoksa, ana babayla çocuklar arasındaki sıkı bağ çabucak yiter gider. Kendinden başkasını düşünmeyen maddeci zihniyetin hâkim olduğu refah toplumunda, yaşlılar yalnızca ömürlerini tüketmek zorunda, gençler ise, yaşamlarının anlamından habersiz.

Allah ana baba ve üstlerimize hakarette bulunmayı, küfretmeyi; sadakatsizlik, ikiyüzlülük ve dolandırıcılıkla yaşamı onlara dayanılmaz hale getirmeyi yasaklıyor. Burada İsa’nın şu sözünü hatırlamalıyız: “Benim şu en küçük kardeşlerimden birine yaptığınızı, bana yapmışsınızdır.” Abşalom’un, babası Davut’a karşı isyanına ilişkin haberleri okuyanımız var mı? İsyancının sonu ölüm oldu (II. Samuel, 15:8).

“Babasına ya da anasına vuran, mutlaka öldürülecektir” “Babasına ya da anasına lânet eden mutlaka öldürülecektir.” (Çıkış, 21:15-17) Böyle birisi tüm halk için yük ve tehlikedir. “Babasına ya da anasına lânet edenin çırası karanlıkta söndürülür.” (Süleyman’ın Meselleri, 20:20) “Anasını, babasını hor gören, lânetli olsun” (Tesniye, 27:16). Yaş olgunluğuna karşın sürekli olarak ana babasına karşı koyan kişi, Eski Antlaşma çağında halk topluluğu tarafından taşlanırdı (Tesniye, 21:18-21). Çocukların itaati, Eski Antlaşma toplum düzeninin temel direklerinden birisiydi.

Bununla birlikte Allah yalnızca çocuklara değil, ana babalara da önemli sözler yöneltiyor. Çocuklar, yetişkinlerin elinde oyuncak değildir. Her çocuk Allah’ın bir emanetidir. “Şu küçüklerden birine ne yaptıysanız, onu bana da yapmışsınızdır” şu şekilde de anlaşılabilir: “onlardan birine her ne yapmadıysanız, onu bana da yapmamışsınızdır.” Pavlus, çocuklarını öfkelendirip, böylece onlara güçlerinin üstünde bir yük yüklememeleri için ana babaları uyarıyor. (Efesliler, 5:4; Koloseliler; 3:21) Çocukların üzerine gereğinden fazla düşmek, aşırı titizlik gibi, aldırışsızlık ya da şiddet de ailelere yasaklanmıştır. Asli günahın gücü hakkındaki bilgileri ana babayı, yanlış bir hoşgörüye değil, alçakgönüllülüğe, yumuşaklığa sevk etmeli; aynı zamanda İsa’dan, çocukları tövbe ve değişmeye sevk etmesi dilenmelidir.


07.5 - Mesih İmanlıları ve Ana Babaları

Çocukların ana babalarına karşı itaat yükümlülüğünü yerine getirmek zorunda bırakılmadıkları tek bir durum vardır: Onlardan Allah’ın istemine karşı çıkmalarının istenmesi. Elçinin sözü bu duruma ilişkindir: “İnsanlardan çok, Allah’ın sözünü dinlemek gerek” (Elçilerin İşleri, 5:29). İsa’nın kurtarıcı elini tutan bir çok “çocuk”, bugün İslâm ve Yahudi dünyasında ailelerinin dinine katılmıyor. Bu beraberinde gerilimleri getiriyor; çünkü İsa’ya iman yürekleri sevgiyle dolduruyor. Çocuklar yeni imanlarında, ailelerini her zamankinden daha çok seviyorlar. Belki, şimdi biraz da bilgece davranmayı öğrenip, ağızlarını lüzumsuz yere açmamaları, bu yolla ailelerine daha fazla iyilikte bulunmaları gerekiyor. Sabır, ruhsal bir erdemdir. Ana babalarımızın zihniyetlerini değiştirmeleri için dua etmeliyiz. Onları mümkün olduğu kadar sık ziyaret etmeliyiz. Yeryüzünde kimse bizi ana babamızdan çok sevmez.

Ama ana baba, İsa’nın Ruhu’na inatla direnir, çocuklarını Kurtarıcı’dan uzaklaştırmak için çabalarlarsa, ayrılık kaçınılmaz olur. Böyle ana babalardaki İsa karşıtı ruh kesinlikle reddedilmeli, ama onlar için sevgide dua edilmelidir. İsa’nın sözü yine yol gösterici: “Anasını, babasını, beni sevdiğinden çok seven bana lâyık değildir.” (Matta, 10:37) Aileler tarafından çocuklara uygulanan baskılarda, duygusal, kültürel bağlar, maddi faktörler, İsa için verilecek kararı etkileyebilir, engelleyebilir. İmandan sapmamaları için İsa izleyicilerine, imansız yakınlarından kesinlikle ayrılmalarını buyuruyor. Aileden kesin olarak ayrılıp İsa’ya mutlak teslimiyet, bazı durumlarda kaçınılmazdır. Ana baba ve çocukların yüreklerinde, böylesi bir karardan doğacak yara acıdır, ama tanrısal sevgi insanlar arasındaki sevgiden daha kutsaldır.

Böylesi bir durumda, imanlılar topluluğu, acılar içindeki kovulmuşları, kendi kardeşleri, aileleriymiş gibi bağrına basmakla yükümlüdür. Mesleki eğitim, evlilik de bu yükümlülüğe dahildir. Ailenin sevgisinin bittiği yerde imanlılar topluluğunun sevgisi filizlenmeli; yeni imanlılar çok büyük hatalar yapsalar da, bu sevgi sönmemelidir. Yeni ruhsal ailenin tutumunu İsa’nın sabır ve sevgisi belirlemelidir.


07.6 - Bitis

Aile sevgisi, Tanrısal sevginin mütevazı bir “kopya”sıdır. Sonsuz’un kendisi ama Babamız! İsa Mesih’in aracılığıyla, O bizi kendi ailesine çağırdı. Kendisiyle birlikte olabilmemiz için, Oğlu’nun kanıyla aklayıp Kutsal Ruh’la diriltti. Ecel ya da herhangi bir kaza, ana babamızın vefatına neden olsa da, ümitsizliğe düşmeyiz: “Anam ve babam beni terk etseler bile, Rab beni kabul eder.” (Mezmur, 27:10) Yeryüzündeki ana babamızın sevgisi sınırlı olsa da, Allah kutsal ve sonsuz sevgisiyle gelerek bize kollarını açıyor. İncil’de sözü edilen, “kaybolan” iki oğuldan birinin yeniden kabul edilmesi; babanın diğer oğlunu da kazanma çabası, Allah’ın babalık sevgisinin derinliğini gösteriyor. Allah ile birliktelik, yaşamımızın merkezi olarak kalmaya devam eder. Kutsallarla birlikte yaşamı tatmak ayrıcalığı, bize daha yeryüzündeyken bağışlanmıştır. Bu nedenle, Babamız’ın bize sunmuş olduğu bu eşsiz ayrıcalık, göksel ailenin bireyleri sayılmak lütfu için şükrederiz.

www.Waters-of-Life.net

Page last modified on March 12, 2014, at 09:12 AM | powered by PmWiki (pmwiki-2.3.3)