Waters of Life

Biblical Studies in Multiple Languages

Search in "Turkish":
Home -- Turkish -- Acts - 087 (Paul at Athens)
This page in: -- Albanian? -- Arabic -- Armenian -- Azeri -- Bulgarian -- Cebuano -- Chinese -- English -- French -- Georgian -- Greek -- Hausa -- Igbo -- Indonesian -- Portuguese -- Russian -- Serbian -- Somali -- Spanish -- Tamil -- Telugu -- TURKISH -- Urdu? -- Uzbek -- Yiddish -- Yoruba

Previous Lesson -- Next Lesson

Elçilerin İşleri - MESİH'in Zafer Alayı!
Studies in the Acts of the Apostles
Bölüm 2 - Diğer Uluslara Verilen Vaazların Raporları Ve Antakya'dan Roma'ya Kadar Kurulan Kiliseler - Kutsal Ruh Tarafından Görevlendirilen Elçi Pavlus'un Hizmeti (Elçilerin İşleri 13 - 28)
C - İKİNCİ MÜJDELEME YOLCULUĞU (Elçilerin İşleri 15:36 - 18:22)

7. Pavlus Atina'da (Elçilerin İşleri 17:16-34)


Elçilerin İşleri 17:30-34
“Tanrı, geçmiş dönemlerin bilgisizliğini görmezlikten geldi; ama şimdi her yerde herkesin tövbe etmesini buyuruyor. Çünkü dünyayı, atadığı Kişi aracılığıyla adaletle yargılayacağı günü saptamıştır. Bu Kişi’yi ölümden diriltmekle bunun güvencesini herkese vermiştir.” Ölülerin dirilmesiyle ilgili sözleri duyunca kimi alay etti, kimi de, “Seni bu konuda bir daha dinlemek isteriz” dedi. Bunun üzerine Pavlus aralarından çıkıp gitti. Birkaç kişi ona katılıp inandı. Bunların arasında kurul üyesi Dionisios, Damaris adlı bir kadın ve birkaç kişi daha vardı.

Pavlus filozoflara, her şeyin yaratıcısı olan Tanrı’nın yüceliğini gösterdi. İnsanın Tanrı’nın suretinde yaratıldığını açıkladı. Bu sureti her kim yok ederse, onun yargılanacağını söyledi. Tanrı herkesi yargılamak için bir gün belirledi. Her vicdan ve bu dünyadaki tüm dinler, bizlere bir gün Tanrı’nın herkesi yargılayacağını öğretir. Tanrı’nın yargısı kaçınılmazdır ve kutsal mahkemedeki ölçü Tanrı’nın kendisidir. O, “Ben kutsalım, siz de kutsal olun” demiştir. Bu yargı Pavlus’un dinleyicilerine sunduğu dördüncü ana fikirdir.

Buradan Tanrı’nın tüm insanların tövbe etmesini, yüreklerini değiştirmelerini ve zihinlerinde yenilenmelerini istediğini anlıyoruz. Tanrılar ve ruhlar hakkında idealist düşüncelerin peşinden koşturmak veya batıl inançlara kapılmak için yaşamıyoruz. Yargı günü yaklaşmaktadır. Hayatın anlamını rüyalarda, ateist düşüncelerde ya da sanatlarda bulamayız, sadece ve sadece büyük yargı için hazır olmalıyız. Tanrı her yerdeki, her kıtadaki insanların, ateist felsefeleri ve ölmüş teknolojik bilimleri bırakıp kendisine dönmesini buyuruyor. Yalnızca Tanrı gerçektir. Yargılama Günü olmayan bir din yoktur. Bu nedenle tövbeye çağrı, Pavlus’un Atinalılar’a yaptığı beşinci ana fikirdir.

Bu uzun ve derin tanıtımdan sonra, Pavlus Tanrı’nın adaletini kutsal ve suçsuz olan ve üzerinde ölümün gücünün olmadığı bir adam, yani İsa Mesih üzerinden uygulayacağını söyleyerek vaazının ikinci kısmına başladı. Bu Adam, Tanrı’nın ölümden dirilttiği tek insandır. O diridir ve günahın, ölümün ve tüm ayartıların üstesinden gelmiştir. Gökte ve yerde tüm yetki O’na verilmiştir. Mesih’i insanların yargıcı olarak sunmak, Pavlus’un Arepagos tepesindeki vaazının altıncı önemli noktasıydı.

Mesih’in tasarısı günahkârları yakıp kül etmek ya da yok etmek değil, esenliğin krallığını kurmak ve tüm insanlara kurtuluşu sunmaktır. Tanrı’nın çocuğu olarak kabul edilmek felsefi kavramlara güvenmek yoluyla değil, kişinin kendisini Tanrı’ya tam olarak adamasıyla ve imanla olur. Mesih bu imana gelmemiz için bize yardım eder ve bize yeni bir anlaşma sunar. Dolayısıyla, biz de bu gelen yargıdan kurtulabiliriz. Mesih kendi isteğimizle tövbe etmemizi ya da kendi düşünce gücümüzle değişmemizi istemedi. Mesih sadece tövbe etmemizi ve O’na benzemek üzere değiştirilmemizi değil, O’nunla kişisel bir ilişki kurmamızı da sağladı. Kutsal Ruh imanda güçlenmemiz ve iyi, ahlaklı bir yaşam sürebilmemiz için bizi güçlendirir. Mesih’e iman, bizi yeniler. Bu nedenle tanrılara, ruhlara ve filozoflara inanıp aynı zamanda Mesih’i izleyemeyiz. Kurtarıcımıza mutlak itaatimiz bizleri O’nun suretine dönüştürür. Pavlus’un vaazındaki yedinci noktayı yakaladınız mı? Bizlere imanı felsefe değil, sonsuz kurtuluş yoluyla Mesih verir.

Mesih’in hayatındaki en önemli şey; güç, kutsallık ve Tanrı’nın bilgeliği olan O’nun muhteşem dirilişidir. Ölümü tamamen yenmiştir. Tüm üzüntüler ve gözyaşları O’nun ölümden dirilişiyle yenildi. İnsanlık tarihinin amacı, gelen yargıyla bağlantılı olarak, kötümserlik ya da hayatı anlamsız görmek değildir. Dünya hayatından elini eteğini çekmiş bir stoacı olmamalıyız. Bunun yerine saflık, lütuf ve coşkuyla geleceğimizin ufkunda parlayan sonsuz hayatı aramalıyız. Pavlus’un mesajındaki sekizince ilke veya nokta, Hayat Veren diri Mesih’e inanmak için filozofları çağırmaktır. Onda olan, O’nun ölümden dirilişinin gücü doğrultusunda, sonsuz hayattır. Bu son ilkeyle Pavlus, dinleyicilerine Hristiyan hayatını kabul etmeleri için temel bir görüş verdi.

Pavlus’un ölümden dirilmeyle ilgili mesajı, insan felsefesinde insanların sonunun sadece ölümle ve insan algısının sonsuzluğa götüren kapısında son bulması nedeniyle, düşünürleri güldürmeye başladı. Gerçek düşünürler ise sadece uygun ve mümkün sınırlar içerisinde düşünebileceklerini itiraf ettiler. Mesih’in ölümden dirilmesi insan anlayışı için imkânsız ve inanılmazdır. Atinalılar Mesih’in mezarının açılmasına alınmışlardı. Onların felsefesi zihnin sınırları ve hayal gücünün etrafında dönüyordu. Onların anlayışları, kesin inançsızlığın tuzağında, ölümün ötesinde ne olduğu hakkında şüphe bulutlarıyla doluydu. Pavlus mektubunda Kutsal Ruh olmadan Mesih’in tanrısallığını hiç kimsenin algılayamayacağını açık yü-reklilikle belirtmiştir. Bu nedenle her kim kendi ruhunun etkisi altında ise, Tanrı’nın Ruhu’nun kendisinde yaşaması için hazır değil demektir.

Atinalılar’ın tercihlerinin filozoflar olduğunu görmek ve onların dünya çapındaki tüm öğrencilerinin onunla alenen alay ediyor olmaları, Pavlus için acı bir darbe oldu. Ona sırtlarını dönerek alay edercesine, “Bir kere daha bu konudan bahsetmeni istiyoruz” dediler. Ancak Pavlus sessizce ve üzüntülü bir şekilde şehri terk ettiği için, Tanrı’nın sözünü bir kez daha duymadılar. Filozoflar gururlu ve önyargılı oldukları için Mesih’in kurtarışını anlayamadılar. Pavlus Korintliler’e birinci mektubunda (1:12–2:15) felsefe ve iman arasındaki keskin farkı bize açıklar. Yukarıda belirtilen bölümü okumadıkça, Pavlus’un Atina’da yaşadıklarını anlayamazsınız.

Yaratıcı Tanrı’nın birliğinin tanıklığı, yargıdan önce Tanrı’nın tövbe çağrısı ve aynı zamanda İsa Mesih’in ölümden dirilişine inanma buyruğu meyvesiz kalmadı. Bazıları Pavlus’a inandı ve Mesih’e imanını itiraf etti. Onların zihinleri O’nun tarafından yenilendi ve sonsuz yaşamı aldılar. İnananlardan biri Arepagus üyesi, bir diğeri de saygın bir kadındı. Fakat her şeyin ötesinde, Atina’da iman eden birkaç kişi oldu. Böylece Atina’da, kör filozofların ortasında küçük ve alçakgönüllü bir kilise oluşturuldu. O kilise, ölümden dirilen, tek olan Mesih’in doluluğuyla yaşadı.

Dua: Kutsal Tanrı, sana tapınırız. Senin egemenliğin, yasayı tutmaya ya da farklı felsefeleri anlamaya dayanmaz; bizden korkuyu ve yargıyı alan Oğlun İsa Mesih’e imana dayanır. Bizleri sonsuz yaşamın sevinciyle doldur. Amin.

Soru 87: Son günde Tanrı’nın yargısından kurtulmanın tek yolu nedir?

www.Waters-of-Life.net

Page last modified on September 28, 2012, at 11:15 AM | powered by PmWiki (pmwiki-2.3.3)