Waters of Life

Biblical Studies in Multiple Languages

Search in "Turkish":
Home -- Turkish -- Acts - 062 (Herod’s Rage and Death)
This page in: -- Albanian -- Arabic -- Armenian -- Azeri -- Bulgarian -- Cebuano -- Chinese -- English -- French -- Georgian -- Greek -- Hausa -- Igbo -- Indonesian -- Portuguese -- Russian -- Serbian -- Somali -- Spanish -- Tamil -- Telugu -- TURKISH -- Urdu? -- Uzbek -- Yiddish -- Yoruba

Previous Lesson -- Next Lesson

Elçilerin İşleri - MESİH'in Zafer Alayı!
Studies in the Acts of the Apostles
Bölüm 1 - Yeruşalim, Yahudiye, Samiriye Ve Suriye’de Bulunan İSA MESİH'in Kiliselerinin Temelleri - KUTSAL RUH’un Yönetimindeki ve Elçi Petrus’un Liderliğindeki (Elçilerin İşleri 1 - 12)
B - Kurtuluş Mesajinin Samİrİye ve Surİye'ye Yayilmasi ve Yahudİ Olmayanlarin Hrİstİyan Oluşu (Elçilerin İşleri 8 - 12)

13. Hirodes'in Öfkesi ve Ölümü (Elçilerin İşleri 12:18-25)


Elçilerin İşleri 12:18-25
Askerler sabahleyin büyük bir telaşa kapıldılar. Birbirlerine, “Petrus’a ne oldu?” diye sordular. Hirodes onu arattı, bulamayınca da nöbetçileri sorguya çekti ve idam edilmeleri için buyruk verdi. Bundan sonra Hirodes, Yahudiye’den Sezariye’ye gidip bir süre orada kaldı. Bu arada Sur ve Sayda halklarına ateş püskürüyordu. Bunlar birleşip kendisiyle görüşmeye geldiler. Önce kralın başdanışmanı Vlastus’u kendi taraflarına çekerek barış isteğinde bulundular. Çünkü kendi ülkelerinin gereksindiği yiyecekler kralın ülkesinden sağlanıyordu. Belirlenen günde krallık giysilerini giyen Hirodes tahtına oturarak halka bir konuşma yaptı. Halk, “Bu bir insanın sesi değil, bir ilahın sesidir!” diye bağırıyordu. O anda Rab’bin bir meleği Hirodes’i vurdu. Çünkü Tanrı’ya ait olan yüceliği kendine mal etmişti. İçi kurtlarca kemirilerek can verdi. Tanrı’nın sözü ise yayılıyor, etkisini artırıyordu. Görevlerini tamamlayan Barnaba’yla Saul, Markos diye tanınan Yuhanna’yı yanlarına alarak Yeruşalim’den döndüler.

Eğer bir kral Tanrı’dan kokmuyorsa, şeytanlaşıyor demektir. Böylelerini öfke ve gurur yer bitirir. Oysaki hiç kimsenin bir başkasının üzerinde böyle hüküm sürmesi doğru değildir. Tanrı’nın önünde kendini alçaltmayan, küçülür ve başkalarını yönetemez hale gelir. Şiştikçe şişer ve sonunda da patlar.

Kral Hirodes’in Sur ve Sayda bölgesindeki şehirlere savaş açmak istediğini okuyoruz. Bu şehirler Roma yönetimi altında olduklarından onlara savaş açmaları resmi anlamda mümkün değildi. İşte bunun için Hirodes onlara zorluk çıkartmak istiyor. O şehirlerden kendi bölgesine geliş ve gidişi zorlaştırması ve vergi ücretlerini yükseltmesi bunlardan sadece birkaçıydı. Fakat Sur ve Sayda bölgesinden gelen tüccarlar, kralın danışmanına giderek bu işi çözmek istediler. Bir barış olmasını ve alış verişte problem olmamasını arzu ettiler.

Sonuçta kral bu problemlerin çözülmesi için anlaşmayı kabul etti. Yine de buna rağmen herkese unutulmaz bir ders vermek istedi. Sezar Klavdius’un doğum günü şerefine bir eğlence düzenledi. Yedi gün sürecek bu kutlamaların ikinci gününde farklı şehirlerden liderler de çağırdı. Bu kutlamalarda birçok oyun ve yarışmalar yapıldı. Elbette birçok tutuklu da askerler ve aslanların işkenceleriyle sırf eğlence olsun diye öldürüldü.

Birçok yetkili gelip Sezariye bölgesindeki bu spor oyunlarını izledi ve eğlencelere katıldı. Kral da bu kutlamalara katılıyordu ve üzerinde muhteşem bir kıyafet vardı. Öyle ki, güneş üzerinde parladığı zaman hiç kimse dönüp ona bakamıyordu. Bir melek gibi parlıyor olması gerçekten herkesin ağzını açık bırakmıştı.

Şaşkın insanlar kralı alkışlıyor ve tutkuyla bağırıyorlardı. Hatta bazıları ona “tanrı” dediler. Birden bire çok keskin bir acı başladı kralın karın bölgesinde. Hizmetliler onu hemen sarayına götürdüler. Kral çok kötü acılar çektikten tam beş gün sonra iç organlarındaki problem yüzünden öldü. Öldüğünde 54 yaşındaydı. Doktor Luka’nın söylediklerine göre kurtlar onu içinden yemeye başlamışlardı.

Tanrı dünyasal liderlere biraz zaman veriyor ve arzularını gerçekleştirmelerine izin veriyor. Tanrı’nın önünde kendisini yüceltmek isteyenler içinse, bazen bu verilen zaman çok uzun olmuyor. Kurtuluş, Hitler’in kendi hakkında söylediği gibi insandan gelmez, sadece ve sadece Tanrı’dan gelir. Tanrı’yı yüceltmeyen Şeytan’dandır.

İsa’nın ikinci gelişinden önce bir lider çok büyük bir güç kazanacak. Hatta tapınakta oturup kendisinin Tanrı ve Mesih olduğunu iddia edecek. Büyük mucizeler yapacak, bütün ulusların barış ve düzen içinde olmaları için çalışacaktır. İnsanlar onu yüceltip onurlandıracaklar. Hatta savaş ve düzensizliğin dahi üstesinden gelecek.

Sevgili kardeşlerim, bu olağanüstü işler yapacak adamın karşısında gevşemeyelim. Onun sözlerine dikkat edelim, çünkü gurur dolu bu adam Tanrı’ya küfredecek, Hristiyanlara zulmedecektir. Bu olayı gerçekleştirecek kişi aslında takip edilmemesi gereken biridir. O tüm yüceliği kendine isteyecektir.

Bu problemlere rağmen Müjde güçlü bir şekilde vaaz edilmeye devam ediyor. Bazıları yaşam suyundan içer, bazıları bu suya taş atar. Fakat hiçbir şey ya da hiç kimse Müjde’nin yayılmasına engel olamaz. İnanlıların sayıları artmaya devam ediyor ve bizlerin hayatında Müjde vücut buluyor. İnsanların tanıklıkları, kelimelerinde ve dualarında açıklanıyor, şükranlar gittikçe artıyor. Luka’nın da bize anlattığı gibi, Tanrı sözü yayılmaya devam ediyor. Tanrı’nın sözünün dünyanın dört bir yanında tanıklıklarla, vaazlarla, dualarla yayılıyor olması bizler için büyük bir teşviktir. Bizler özellikle bu teknoloji çağında, radyolar, televizyonlar aracılığıyla Tanrı sözünün duyurulabiliyor olmasından dolayı şükretmeliyiz. Kardeşim, sen de Rab’bin sözünün duyurulabilmesi için bu hareketin bir parçası olmak istiyor musun?

Hirodes’in Tanrı’nın yargısıyla öldüğü bu zaman dilimi içerisinde Barnaba ve Saul’un Filistin bölgesinde olmaları muhtemeldir. Antakya’dan Yeruşalim’e hediye olarak gönderilen paraları getirmek üzere bu bölgeye geliyorlardı. Daha sonra sevinç ve şükranla Antakya’daki kiliseye geri dönmüşlerdir. Bu zamandan sonra Antakya Tanrı sözünün başkenti olmuştur.

Genç Markos, Barnaba ve Saul’la beraber Antakya’ya gelmek ve burada vaaz konusunda eğitim görmek istiyordu. Böylece Saul ve Barnaba, onu da yanlarında alarak Antakya’ya getirdiler. Markos birçok şeyi onlardan öğrendi. Sonraları Tanrı onu İsa’nın hayatını yazan biri olarak Kutsal Ruh’u aracılığıyla kullandı. Bugün biz Markos’un yazdıklarına bakarak Tanrı’nın sözünden güç buluyoruz.

Dua: Kralların Kralı, rablerin Rabbi İsa Mesih, sen tüm yüceliğe, onura ve şükrana layıksın. Bizler sana tapınır ve kendimizi senin arzuna bırakırız. Ruhumuzu ve bedenimizi koru. Bizler de böylece senin yüceliğini kendi ülkelerimizde duyurabilelim. Amin.

Soru 62: Zulümlere rağmen Tanrı’nın sözü nasıl yayılmıştır?

www.Waters-of-Life.net

Page last modified on September 28, 2012, at 10:56 AM | powered by PmWiki (pmwiki-2.3.3)