Waters of Life

Biblical Studies in Multiple Languages

Search in "Turkish":
Home -- Turkish -- Acts - 010 (Outpouring of the Holy Spirit at Pentecost)
This page in: -- Albanian -- Arabic -- Armenian -- Azeri -- Bulgarian -- Cebuano -- Chinese -- English -- French -- Georgian -- Greek -- Hausa -- Igbo -- Indonesian -- Portuguese -- Russian -- Serbian -- Somali -- Spanish -- Tamil -- Telugu -- TURKISH -- Urdu? -- Uzbek -- Yiddish -- Yoruba

Previous Lesson -- Next Lesson

Elçilerin İşleri - MESİH'in Zafer Alayı!
Studies in the Acts of the Apostles
Bölüm 1 - Yeruşalim, Yahudiye, Samiriye Ve Suriye’de Bulunan İSA MESİH'in Kiliselerinin Temelleri - KUTSAL RUH’un Yönetimindeki ve Elçi Petrus’un Liderliğindeki (Elçilerin İşleri 1 - 12)
A - Yeruşalim’deki İlk Kilise’nin Gelişimi Ve Büyümesi (Elçilerin İşleri 1 - 7)

5. Kutsal Ruh'un Pentekost Gününde Gelişi (Elçilerin İşleri 2:1-13)


Elçilerin İşleri 2:5-13
5 O sırada Yeruşalim`de, dünyanın her ülkesinden gelmiş dindar Yahudiler bulunuyordu. 6 Sesin duyulması üzerine büyük bir kalabalık toplandı. Herkes kendi dilinin konuşulduğunu duyunca şaşakaldı. 7 Hayret ve şaşkınlık içinde, “Bakın, bu konuşanların hepsi Celileli değil mi?” diye sordular. 8 Nasıl oluyor da her birimiz kendi ana dilini işitiyor? 9 Aramızda Partlar, Medler, Elamlılar var. Mezopotamya`da, Yahudiye ve Kapadokya`da, Pontus ve Asya İli`nde, Frikya ve Pamfilya`da, Mısır ve Libya`nın Kirene`ye yakın bölgelerinde yaşayanlar var. 10 Hem Yahudi hem de Yahudiliğe dönen Romalı konuklar, Giritliler ve Araplar var aramızda. 11 Ama her birimiz Tanrı`nın büyük işlerinin kendi dilimizde konuşulduğunu işitiyoruz.” 12 Hepsi hayret ve şaşkınlık içinde birbirlerine, “Bunun anlamı ne?” diye sordular. 13 Başkalarıysa, “Bunlar taze şarabı fazla kaçırmış” diye alay ettiler.

Elçilerin ateşlerden diller geldiğinde ne konuştuğunu bilmek ister misiniz? O zaman 12. ayeti okuyun ve göreceksiniz ki elçiler Tanrı'nın harika işlerini anlatıyorlardı. Yaradan'a yarattıkları için teşekkür ettiler, Rabbe günahlarımızdan uzaklaştırdığı için şükran sor oldular, Kutsal Yasasını övdüler ve peygamberler aracılığıyla açıkladığı iradesi için şükrettiler. Baba Tanrı'ya Oğlunun doğumu ve insan şeklinde beden alması için tapındılar ve sevgisini onlara gösterdiği için şükrettiler. Rabbi yaptığı mucizeler için yücelttiler, onun sözlerini tekrarladılar ve çarmıhta ölümü daha sonra gelen dirilişi için ona tapındılar. Öğrenciler Yaşayan Mesih'le görüşmeleri için Tanrı'yı yücelttiler. Mesih'in göklere çıktığı için çok sevinçliydiler ve gerçekleşen peygamberliklede çok mutlu oldular. Herbiri dünyaya vaaz etmenin önemine inandılar ve insanlara kurtuluş getirmek için Tanrı iradesi ile dolduruldular. Tanrı'nın yaptığı harika işleri överek, sende bir harmoni içinde yaşıyor musun sevgili kardeşim? Peki neye minnettarsın? Kendini mi yoksa Tanrı'yı mı yüceltmeye çalışıyorsun? Kendini unut ve göklerdeki Babamızı yüceltmeye başla.

Ancak bu uyumlu yüceltme atmosferi, sessiz dua ve Kutsallık uzun sürmedi, Rabbi bekleyen birçok kardeş bu fırtına gibi gelen sesi duyunca geldiği yere koşuşturdular. Şaşşıkın ca bakınıyorlardı, Galatyalıların kendi dillerinde konuştuklarını işittiler, oysa ki o bölgeye hiç ziyaret yapmamışlardı ya da herhangi bir dil eğitimi almamışlardı. Pentekostta ki bu Yaratıcı Ruh, Tanrı'nın öfkesinin sonucunu getirmişti, dillerini değiştirmiş ve farklı uluslar olarak başka başka yerlere dağıtmıştı, birbirlerini artık anlayamazlardı. Gurur dolu yürekleriyle, Tanrı'nın katına yükselecek Babil Kulesini yapmaya çalışmışlardı, böylece yüksele yüksele Tanrı'ya erişeceklerdi. Şimdi Mesih onun ardı sıra gidenleri gurur günahından bağışladı ve artık onun alçakgönüllü ve yumuşak huyluluğu dua eden bu topluluğun yüreklerinde büyüyebilir. Kendi başlarına hiçbiri bir diğerinden daha akıllı, becerikli veya büyüktür. Güçlü artık zayıf olduğunu söyleyip, kendini sonuncu saymalıdır. Kutsal Ruh kendini sevgiye adadı ki muhteşem olan bu birleşme sayesinde bir çok dağılmış ülke artık Tanrı'nın topluluğu oldu. Bu farklı dillerde konuşma armağanı bir nevi ulusların yeniden bir araya gelmesini simgeliyor. Böylece pentekost gününden itibaren insanlığın sınırları, dilleri ve kişisel farklılıkları prensipte yok olmuştur. Artık akıllı ile akıllı olmayanın arasında bir derece farkı yoktur. Hepsi tek bir Tanrı'dadır çünkü ölümlü insanlar Kutsal Ruhun eşsiz armağanı sayesinde sonsuz Baba ile aynı seviyeye yükseltildi. Tanrı onları Mesih'in kanı ile temiz kıldı ki kutsal ve suçsuz bir şekilde yaşasınlar.

Bu ilk pentekost gününde birçok temsilci Yeruşalimde bir araya gelip hasat için kutlama yapıp şükrediyorlardı. Pers, Mezopotamya, Ege, Kuzey Afrika, İtalya ve Girit bölgelerinden Yahudiler Yeruşalim'e akın etmişlerdi. Herkes Tanrı'nın kendi dillerinde konuştuğunu duyuyorlardı. Pentekostta gerçekleşen bu mucizenin üç yönü vardı; birincisi, fırtınayı duydular, ikincisi, ateşten diller gördüler ve üçüncüsü, cGealile dilinde konuşulduğunu duydular, Tanrı bir çevirmendie ve o günlerde konuşulan birçok dili çevirmişti.

Bu konuşmaları duyanlar arasında Mısırlı ve Arap temsilciler de vardı ki bu durumdan sevinç duymalıyız, bu ilg günlerden itibaren Kutsal Ruh, Arap ve Koptik'lere de kurtuluş mesajını aktarmıştır. Bu diller Tanrı için zor veya garip değildir. Tanrı onları kendi sevgisi ile doldurmuş ve Kutsallığının anlamını göstermiştir. Sende üçte tek olan Tanrı'ya kendi dilinde tapınıyor musun? Kendi dilini, yüreğini, kararlılığını ve gücünü ona teslim et ve işte o zaman Tanrı'nın yüceliğindeki sevinçte ilerleyebilirsin.

Çok ilginçtir ki fırtınanın gelişini görenler hemen ikiye ayrıldılar. Gördüklerine şaşıp üzerinde düşünen bir grup ve inanlılarla alay eden bir grup. İlk grup Kutsal Ruh'un tüm gizemi hakkında bilgiye sahip olmak istiyordu, diğer grup ise bu konuşmaları saçma ve anlamsız buldular ki böyle bir konuşmanın sarhoşların ağzından çıkacağını söylediler. Onlar elçileri suçlayarak temiz olmayan bu durumu daha önce tecrübe etmiş olmalılar. Buna rağmen Tanrı'da ki sevinci bilmiyorlardı ve sonsuz sevgi onlardan gizlendi. Yürekleri nefretten gittikçe sertleşti.

Dua: Ne mutlu o insana ki, kötülerin öğüdüyle yürümez, Günahkârların yolunda durmaz, Alaycıların arasında oturmaz. Ancak zevkini RAB`bin Yasası`ndan alır Ve gece gündüz onun üzerinde derin derin düşünür. Böylesi akarsu kıyılarına dikilmiş ağaca benzer, Meyvesini mevsiminde verir, Yaprağı hiç solmaz. Yaptığı her işi başarır. Kötüler böyle değil, Rüzgarın savurduğu saman çöpüne benzerler. Bu yüzden yargılanınca aklanamaz, Doğrular topluluğunda yer bulamaz günahkârlar. (Mez. 103:1-5) Amin.

Soru 10: Kutsal Ruh Elçilere konuşmaları için ne öğretmiştir?

www.Waters-of-Life.net

Page last modified on September 28, 2012, at 10:09 AM | powered by PmWiki (pmwiki-2.3.3)